Kulakları çınlasın, asker arkadaşım Mehmet Akif Çapanoğlu, dedesiyle arasında geçen bir konuşmayı anlatmıştı. 7 yıl oldu dinleyeli ama ilk günkü gibi aklımdadır.
‘’Ömrün nasıl geçti dede?’’ diye sormuş Akif.
Dedesi cevap vermiş; ‘’gözümü kapatıp açtım, bir de baktım bu yaştayım oğul.’’
Sanki, evvelsi gün çocuktuk bizler… Daha dün lisedeydik sanki…
Ne zaman bitti üniversite, askerlik? Evlendik, baba olduk…
Cenab-ı Allah’ın mucizesi bebekler… Minicik ellerine, gözlerine, saçlarına baktıkça, ‘’Allah’a inanmayan taş olsun’’ dedittiriyor.
Baktıkça kalbimize iman ve merhamet doluyor. (Allah’a hamd olsun)
Baba olunca, daha çok büyüyor babası insanın gözünde…
Daha çok anlıyor babasını artık. Daha çok hayran oluyor.
Daha çok hatırlıyor, daha çok özlüyor.
Ve insan baba olunca, galiba daha çok babasına benziyor…
Bilirim babam pek sevmez bu babalar günü muhabbetini ama benim için ilk…
Allah’a şükürler olsun babam, dorukları dumanlı ulu bir dağ gibi başımızda.
Lakin Soma’daki madencilerin çocukları yetim girdi bu babalar gününe.
Kadıköy’lü Zafer Düzgün abinin çocukları için babasız ilk babalar günü bugün.
Yetimliğin yaşı olmaz derler, Müjdat ve Mehmet Öztürk de babalarından ayrıldı 1 hafta önce…
Ölenlere rahmet, kalanlara sıhhat ve selamet diliyoruz…
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen ömrün iki anahtarı sabır ve şükür değil mi?
Öyleyse, sabretmeyi ve şükretmeyi bilen tüm babalara selam olsun.
Babalar gününüz kutlu olsun.