29 Ekim-5 Kasım arasında İstanbul çok önemli bir misafire ev sahipliği yaptı. Bu tarihler arasında, Macaristan’ın üçüncü büyük partisi Jobbik’in lideri Gabor Vona ülkemizi ziyaret etti.
Türk kamuoyu, Gabor’u ve lideri olduğu Jobbik’i, 16 Ekim 2012’deki Macaristan-Türkiye milli maçında stada astıkları bir pankartla duymuştu. Pankartta Macarca ve Türkçe, ‘’BİZ DE ATİLLA’NIN TORUNLARIYIZ’’ yazıyordu.
Gabor, 1978 doğumlu genç bir siyasetçi. Tarih ve psikoloji okudu. Lideri olduğu Jobbik (Daha İyi Bir Macaristan Hareketi) 2002 yılında Macar üniversite öğrencileri tarafından kuruldu. 2003 yılında partileşti. 2010 seçimlerinde %16,67 oy alarak Macaristan 3. büyük partisi konumuna geldi. (2014 senesinde yapılacak genel seçimlerde Gabor’un Macaristan’ın Başbakanı seçilmesi sürpriz olmaz.)
Gabor, Turan idealine gönül vermiş bir lider. Macarların ve Türkler’in, Hun Başbuğu Atilla’nın torunları olduğunu, kültürel, ekonomik ve siyasi alanda birlik kurmaları gerektiğini savunuyor.
2008’den bu yana her yıl Macaristan’da, Jobbik’in önderliğinde ‘’Turan Kurultayı’’ düzenleniyor. 2012’deki kurultaya 21 ülkeden katılım oldu. Bir Avrupa Birliği ülkesi olan Macaristan’da KKTC bayrağı da dalgalandı.
2011 yılında Hocalı soykırımına ilişkin bir tasarıyı Macar Parlamentosu’na taşıyan Gabor’un, başta Romanya’nın Transilvanya bölgesinde varoluş mücadelesi veren Sekel Türkleri olmak üzere dünya üzerindeki tüm Turan soylu topluluklarla gönül birliği içerisinde olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye ve İstanbul’a yaptığı bu ilk ziyareti için 29 Ekim gibi özel bir tarihi seçen Gabor Vona, Bilecik, Sakarya, Marmara ve İstanbul Üniversitelerinde konferanslar verdi.
31 Ekim Perşembe günü, Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesinde verdiği konferansın, -yargı sistemimizin kronik sorunu olan ‘’duruşmaların vaktinde başlamaması’’ yüzünden- ne yazık ki sonuna yetişebildim. Gabor, pozitik enerjisi ve karizması ile dikkat çekiyordu. Konferansın bitiminde etrafı milliyetçi gençler tarafından sarıldı ve fotoğraflar çekildi. Daha sonra üniversite kantinindeki –teşkilat masası olarak bilinen- köşede ağırlandı. Biz de bu vesileyle Gabor’la tanışmış olduk ve hafta sonu daha geniş sohbet etmek üzere sözleştik.
Hafta sonu için planladığımız yemekli program Gabor’un rahatsızlığı nedeniyle iptal olunca –doğrusu- biraz moralimiz bozuldu lakin pazartesi günü Gabor’un bizi Kadıköy’de kaldığı otele davet etmesi ile arzu ettiğimiz hasbihal fırsatını yakaladık.
2023 Lider Ülke Türkiye Platformu ve Turan Araştırmaları Derneği temsilcileri olarak ziyaret ettiğimiz Gabor’a çeşitli hediyeler sunduk. Hediyelerimiz arasındaki Atatürk posterini evinin en güzel köşesine asacağını söyleyen Gabor da bize çeşitli hediyeler verdi. Şüphesiz ki hediyeler arasında en anlamlı olanı Sekel Türklerinin bayrağı idi.
Gabor’la sohbetimiz, Nihal Atsız’ın, Macarlar’ın Sovyetlere karşı 1956 yılındaki başkaldırışından duygulanarak yazdığı ‘’ Macar İhtilalcileri’’ şiiri ile başladı.
‘’Akıttılar yine kara toprak üstüne
Kahraman Macarlar şanlı Turan kanını
Yazdılar yeniden tarihe en şerefli
Yiğitlik destanını…’’
dizeleri ile başlayan bu muhteşem şiiri ve Atsız’ı konuştuk.
Ardından Gabor’un Türkiye izlenimlerine geldi sıra… Gabor, ilk kez geldiği ülkemizde beklediğinin çok üstünde ilgi gördüğünü ve çok memnun olduğunu ifade etti.
Turancı kuruluşları daha yakından tanımak ve ileriye dönük ciddi organizasyonlar yapmak istediğinden bahsetti.
Gabor’un bizden bir ricası da oldu. Romanya’nın baskısı altında varoluş mücadelesi veren Sekel Türkleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmemizi istedi.
Macaristan ve Türkiye’nin yakınlaşması gerektiğini zira Macarların ve Türkler’in aynı soydan geldiğini, Macaristan’da Turan idealine gönül veren gençlerle Türkiye’deki gençlerin birbirleri ile irtibatta olması gerektiğini ifade etti.
1 saati aşkın sohbetimiz esnasında Gabor’un Turan idealine olan bağlılığı beni ve arkadaşlarımı derinden etkiledi. Avrupa’nın göbeğinden vatanımıza konuk olan Turancı ülküdaşımız sanki bizlere yeniden Turan’ı hatırlatmak istiyordu. Ziyaretiyle bana, Türkiye’nin iç meselelerine fazlaca boğulduğumu hissettiren ve Turan’ı eskisinden daha az düşündüğümü hatırlatan Gabor’a teşekkür etmek geldi içimden. Bu vesileyle bir teşekkür de Gabor’la aramızdaki irtibatı sağlayan Prof.Dr. Musa Taşdelen’e ediyorum.
Macaristan’daki Yiğit Turancı gönüldaşlarımızı da onların diliyle ve onların sloganıyla selamlıyorum.
HAJRA TURAN!