Ünlü gazeteci Uğur Dündar’ın çok güzel ve öenmli bulduğum bir köşe yazısını sizlerle paylaşıyorum…
BDP milletvekilleriyle MİT görevlilerinin İmralı‘da, Abdullah Öcalan’la yaptıkları görüşme tutanağının açıklanması, kamuoyunda adeta bomba etkisi yaptı. Efsane İçişleri Bakanlarından Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’a “2. Oslo Rezaleti olarak da adlandırılan bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye sordum. Çok dolu olduğu anlaşılan Tantan, İmralı’dan girdi, Kandil’den çıktı! İşte sorularıma verdiği çarpıcı cevaplar:
* * *
Sadettin Tantan (ST): Bu metin, sadece bir tutanak değil, İmralı üzerinden Türkiye ve dünya kamuoyuna sunulan bir “manifesto”dur. Aynı zamanda bir suçüstü belgesidir!
Uğur Dündar (UD): Bu iddialı tanımı biraz daha açar mısınız?
(ST): “Manifesto”dur çünkü bu belgeyle Türkiye’nin 40 yıldır silahlı ve silahsız örgütlerin neden tehdidi altında olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca Türk milletine yönelik zihinsel tehdidin ne kadar büyük boyutlara ulaştığı gözler önüne serilmiştir. Türkiye’nin zihinsel, mali-ekonomik, siyasi anlamda nasıl kimliksizleştirilip kirletildiği sergilenmiştir. Bu arada Türk siyasetinin tepeden tırnağa nasıl tutsak edildiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel alt yapılarının niçin Batı ülkeleri düzeyine çıkartılamadığı da tüm dünyaya ilan edilmiştir. Bu “manifesto”da ayrıca Türkiye üzerinden Türk ve inanç kimliğinin, değerlerinin neden kullanılmak istendiğini de görebiliyoruz. Yine bu “manifesto”da kamunun, özelin ve siyasetin nasıl kirlendiğini, Kandil’e ve PKK’nın mal varlığına neden el konulmadığını da bulabilirsiniz.
(UD): Bu tutanak aynı zamanda bir suçüstü zaptıdır derken bunları mı kastediyorsunuz?
(ST): Sadece bunlar değil, dahası var! Suçüstüdür diyorum, zira bu metin, yıllarca çalışan Türk milletinin, milli ekonomi boyutuyla ulusal ve uluslararası alanda kabiliyetini neden bir türlü geliştiremediğini ortaya koymuştur! Millete söylenen yalanları deşifre etmiştir. Milletin gözünü açarak “Yalan Rüzgarı” adlı dizinin son bölümü olmuştur. Bu “manifesto” ayrıca, içerideki ve dışarıdaki güç odaklarının, bu gücü ellerinden bırakmamak için giriştikleri çatışmanın, Türkiye’ye az da olsa bir tehdit şeklinde yansımasıdır. Bu kadarı bile dehşet vericidir. Ama sevindirici bir yanı da vardır. Sevindiricidir, çünkü Türk milletinin geçmişindeki ve bugünündeki kayıplarının ne kadar büyük olduğunu net biçimde göstermesi bakımından sevindiricidir! Yıllardır söylediğimiz bu gerçekler nihayet bu belgeyle kanıtlanmıştır.
(UD): Peki bundan sonrası için önerileriniz var mı?
(ST): Bu “manifesto”, Türkiye’nin istihbarat anlamında temel alt yapısının olmadığını ortaya çıkarmıştır. Bu konuda hiç vakit geçirmeden gereken tüm önlemler alınmalıdır. Türkiye’deki istihbarat teşkilatlarının araştırılması şarttır. Bu konuda TBMM’de acilen bir Araştırma Komisyonu kurulmalı ve AKP Hükümeti de adli anlamda soruşturmalıdır. PKK’nın medyada sözcülüğünü yapanlar papağan gibi aynı şeyleri söylemeye devam etsinler ama, bizim acil beklentimizi de bilsinler. Beklentimiz şudur: Bu “manifesto” çok büyük tehlikeyi ortaya çıkardı. İmralı’yla görüşmek başından bu yana hukuk ihlalidir. Savcılar neden bu konuda bir çalışma içerisinde değiller, anlamakta zorluk çekiyoruz! Zira hukuksuzluk, diğer hukuksuzlukları getiriyor! İktidar sahiplerine ve gece gündüz ekranda duran “nöbetçi sözcülerine” soruyorum: “PKK silah bıraksın, yurt dışına çıksın” diyorsunuz da “60 milyar dolarlık serveti sırtına yükleyip sınır dışına mı götürecek?” sorusuna neden bir cevap veremiyorsunuz? Yoksa o servete siz mi el koyacaksınız? 10 yıldır ülkeyi yönetenlerden bu konuda bir açıklama bekliyorum! Onlar yapmasa bile açıklama görevini, medyadaki ‘ehlileştirilmiş aydınlarının” seve seve üstleneceklerini düşünüyorum!..
* * *
Uğur Dündar’ın notu: İzmir’de hayal gücü geniş bir lobi var. Bu lobi, yerel seçimlerde CHP’nin yeniden aday göstereceği Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun adını çizdirmeye çalışıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığım röportaja dayanarak bir kez daha ve iddiayla söylüyorum: İzmir’de Aziz Kocaoğlu yine aday olacaktır. Boş yere heveslenenler, avuçlarını yalayacaktır!