Miladi takvime göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 20 Nisan 571 tarihinde dünyaya teşrif buyurmuşlardır. 1989 yılından beri Efendimizin doğum gününü içine alan hafta kutlu doğum haftası olarak kutlanmaktadır.
Farkındayız ki, dünyadaki tüm ağaçlar kalem, tüm denizler mürekkep ve tüm yapraklar defter olsa Yüce Peygamberimiz’in şanını anlatmakta aciz kalırlar.
-Cuma namazlarında hutbeden önce ve sonra okunan- Ahzab Suresi 56. ayette Cenab-ı Allah;
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. (Muhakkak ki Allah ve melekleri peygamber’e salat ederler, ey iman edenler siz de ona salat edin (şanını yüceltin, dua edin) ve teslimiyetle selam verin.) buyuruyor.
Bu ayeti kerimede Cenab-ı Allah, resulüne salat ettiğini buyurarak efendimize şereflerin en büyüğünü ihsan ediyor.
Ayet-i kerimeden Efendimiz’e salat-u selam etmenin farz olduğunu anlıyoruz.
Bu fakir de, kutlu doğum haftası hürmetine, Cenab-ı Allah’ın hoşnutluğunu kazanma ümidiyle Efendimiz’e dair yazmaya niyet etti.
12 REBİULEVVEL
Kameri takvime göre Efendimiz’in doğum günleri 12 Rebiulevvel’dir.
Doğum günleri demekten muradımız, 12 Rebiulevvel’in efendimizin hem dünyaya doğumunun meydana geldiği hem de dar-ı bekaya intikal ederek ahirete doğumunun gerçekleştiği gün olduğuna işaret etmektir.
12 Rebiulevvel aynı zamanda hicretin sona erdiği yani Efendimiz’in Medine’ye ulaştığı gündür. Bu itibarla ilk İslam Devleti’nin de doğum/kuruluş günüdür.
ÖVÜLMÜŞ
Efendimiz’e, dünyaya teşrif ettiklerinde dedesi Abdülmüttalip tarafından o güne kadar hiç duyulmamış bir isim konmuştur.
Evet, Efendimizin mübarek ve şerefli ismi ‘’Muhammed’’ kendisinden önce hiç kimseye konulmamıştı. ‘’ Muhammed ‘’ isminin yeryüzündeki ilk sahibi Efendimiz’dir.
Manası ‘’ÖVÜLMÜŞ’’ tür.
ALEMLERE RAHMET
Cenab-ı Allah Enbiya Suresi 107. Ayette
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn (Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik) buyurarak Efendimiz’in tüm yaratılmışlara, tüm alemlere gönderildiğini bildirmiştir.
Hatem-ul enbiya (peygamberlerin sonuncusu) olan Efendimizin ümmeti tüm insanlıktır ve kıyamete kadar devam edecektir.
Hak dine inananlar ümmet-i icabet inanmayanlar ise ümmet-i davet olarak isimlendirilir.
MASUMİYET ve ŞÜKÜR
Cenab-ı Allah Fetih Suresinde Efendimiz’in geçmiş ve gelecek bütün günahlerını affettiğini/örttüğünü beyan etmişti. (Fetih-1)
Dürrü’l Mensur ve diğer bir çok hadis kitabında izah edildiğine göre, Hz. Aişe Sıddıka validemizden (r.a) rivayet edilir ki, Efendimiz, Fetih Suresi indikten sonra daha fazla ibadet ve itaate devam etmişlerdir.
Kendisine, ‘’ Ey Allah’ın Resulü! Senden, geçmişte ve gelecekte, meydana gelmiş ve gelmesi muhtemel bütün günahlar peşinen affedildiği halde neden bu kadar ibadetle kendini yoruyorsun? ’’ denildiğinde ‘’ daha fazla şükreden bir kul olmayayım mı? ‘’ diye cevap vermişlerdir.
Alemlerin Efendisinin bu tavrından anlaşılacağı üzre, bir kul, Cenab-ı Allah’ın ne kadar nimetlerine, yardımlarına kavuşursa, o kadar çok hamd ve şükürde, ibadet ve itaatte bulunmalıdır.
ONU TANIYAN MUHAKKAK SEVER
Efendimiz, sevgi, şefkat ve zerafet konusunda mükemmel bir örnekti. O’nu tanıyıp da hayran olmamak, sevmemek mümkün değildir.
Özellikle çocuklara karşı öylesine şefkatliydi ki, 3 ya da 5 yaşlarında olan Zeyd isimli bir çocuğa taziye ziyaretine gittiği rivayet edilir. Taziyenin nedeni Zeyd’in beslediği ve çok sevdiği kuşunun ölmesidir.
Zeyd küçük bir çocuktur ve Umeyr adını verdiği küçük bir kuş beslemektedir. Hz. Peygamber Zeyd’i her gördüğünde ona “Umeyr’in babası” anlamında “Ebu Umeyr” diye hitap ederdi.
Bir gün Zeyd’in kuşu öldü. Onun ölümü Zeyd’i çok üzdü. Kuşun öldüğü günlerde Hz. Peygamber Zeyd’in evine gitti. Çocuğun kederli hali, Efendimiz’in merhametli kalbini etkiledi. Onu neşelendirmek istedi. Çocuğun saçlarını okşayarak yanağını öptü. Gülümseyerek:
−“Ya Ebu Umeyr! Nüğayr (serçe kuşuna benzeyen bir kuş veya bülbül) ne oldu?” dedi.
Efendimiz’in kalbe huzur veren bu ilgisi karşısında Zeyd’in yüzü gülmüştür.
AŞK-I MUHAMMEDİ
Bir hadis-i kudsîde Cenab-ı Allah (cc), Peygamber Efendimiz (sav) için “Levlâke, lemâ halaktü’l-eflâk ’’ (Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım!)şeklinde buyurmaktadır.
O’nun şerefli ve temiz varlığı olmasa idi kainat olmazdı. Bu itibarla varlığımızın nedeni Efendimiz’dir.
O’nu sevmek imanımızın gereğidir.
Ve şüphesiz ki O’nu sevmek, onu tanımakla, O’nun sünnetine uygun yaşamakla olur.
Cenab-ı Allah bu mübarek haftanın hürmetine kalplerimizi Aşk-ı Muhammedi ile doldursun.
O’na, evlatlarına, ashabına ve yolundan gidenlere ebeden salat ve selam olsun.