Dünyada gücün, iktidarın, zenginliğin peşinde koşanlar, bir faninin ulaşılabileceği en ihtişamlı saltanata malik olan Fatih Sultan Mehmet’e kulak versinler. Diyor ki sultan;
‘’Sanman ki taleb-i devlet-i cah etmeğe geldik
Biz aleme bir yar için ah etmeğe geldik.’’
(Dünyaya zenginlik (güç, iktidar) için geldiğimiz sanılmasın, biz bu aleme sevgili uğruna ah etmeye geldik)
Buradaki ‘’Yar’’, yani dost, yani sevgili ‘’Bir’’ ve ‘’Mutlak’’ olan Allah-ı Zülcelal’dır.
‘’Ah’’ ise, dünya gurbetinde bulunmanın vermiş olduğu kederin, Allah’a duyulan özlemin ifadesi, onun hasretinin yaktığı bir gönlün buram buram tüten dumanıdır.
İşte Sultan 2. Mehmet’i Fatih yapan bu yüksek idrak, bu derin bağlılıktır.
Mevlana’nın veciz sözündeki gibi; ‘’aşkla ölen diri kalır.’’
Sultan Fatih diri kalanlardandır, unutulmayacaklardandır, hayırla anılacaklardandır.
Dünya saltanatının, dünya zenginliğinin faniliğini idrak edip, gönül saltanatına, gönül zenginliğine kavuşmak yolunda hayat sürenler, kuşkusuz ki büyük adamlardır.
77 ve 25 yıl önce dar-ı bekaya intikal eden iki büyük dava adamı; Mehmet Akif Ersoy ve Seyyid Ahmet Arvasi’yi de kalplerimiz çarptıkça hayırla anacağız.
Akif ve Arvasi, yaşantılarıyla olduğu gibi, aralık ayının son haftasına denk gelen vefatlarıyla da bizlere hikmetli dersler verdiler.
O ders şudur: Yaratıldığından beri milyarlarca insanın konup göçtüğü bu fani dünyadaki misafirliğimiz her geçen yıl sona yaklaşmaktadır. Ebedi ve kaçınılmaz sona doğru giderken yanımızda götürebileceğimiz tek şey iyiliklerimizdir. Arkamızda bizi seven, bizi hayırla yad eden insanlar bırakabilirsek ne mutlu bizlere!
Tabi hayırla anılmak için gönülleri fethedebilmek gerekir ki, bunu başarmak kolay değildir.
Fatih gibi, Mehmet Akif gibi, Seyyid Ahmet Arvasi gibi aşk ve dava adamı olabilmek gerekir ki, bunun yükü ağırdır. Bunun için;
Cihanın en kudretli hükümdarıyken ‘’ah’’ edecek aşkı hissedebilmek gerekir.
Yazdığı şiir, milli marş seçilirken, para ödülünü almayıp milli mücadele için kullanılmasını isteyecek ahlaki yüceliği göstermek gerekir.
Ömrünü milli ve manevi değerlerle donanmış idealist nesiller yetiştirmek için çalışarak geçirmek, son nefesini dahi daktilosunun başında vermek gerekir.
Yeni yılda kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, milletimiz ve bütün bir insanlık için güzellikler diliyorum.
Nefretin değil sevginin, çıkarların değil ideallerin, duyarsızlıkların değil hassasiyetlerin, zulmün değil adaletin hakim olduğu bir yıl diliyorum.
Ve diliyorum ki inşallah gönülleri fethedebiliriz, kalpleri kazanabiliriz ve milletimize faydalı olabiliriz.
Derler ya, yeni yıla nasıl girersen, öyle devam edermiş. Biz de Aşık Hüdai’nin güzel sözleriyle girelim:
Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun ne teli incit
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun ne gülü incit
Dinle ki bülbülü gelesin coşa
Karganın namesi gider mi hoşa
Meyvesiz ağacı sallama boşa
Ne yaprağını dök ne dalı incit
Bekle dost kapısını sadık dost isen
Gönüller tamir et ehli dil isen
Sevda sahrasında mecnun değilsen
Ne Leyla’yı çağır ne çölü incit
Rızaya razı ol Hakka kailsen
Ara bul mürşidi müşkülde isen
Hakikat şehrinde yolcu değilsen
Ne yolcuyu eğle ne yolu incit
Gel haktan ayrılma Hakkı seversen
Nefsini ıslah et er oğlu ersen
Hüdai incinir inciden versen
Ne kimseden incin ne eli incit
where can i buy abortion pills buy abortion pill online