Nöbetçi doktor, nöbetçi eczane, nöbetçi hemşire... Konu sağlık ise gece gündüz, bayram seyran demeden daima sağlık çalışanları nöbettedir çünkü her an acil bir şey çıkabilir ve müdahale gerektirebilir. Pekii, bedenimize verdiğimiz bu önemi aynı şekilde psikolojimize veriyor muyuz?
Konu fiziksel bir rahatsızlık olunca koştur koştur hastane yolu tutuyoruz da neden konu duygularımız, düşüncelerimiz olunca geri plana atıyoruz?
Her şeyin başı sağlık derken neden sadece bedenlerimizi kast ediyoruz?
Bağışıklık sistemimiz bile strese bağlı olarak değişkenlik gösterirken, hastalıklarımız moralimize bağlı olarak daha hızlı ya da yavaş iyileşme gösterirken hatta ve hatta kimi hastalıkları yüksek stres seviyeleriyle bedenimize çekerken ruh sağlığının önemini bir kenara itip neden yok sayıyoruz?
Ruh sağlımıza yatırım yapmaktan çekinmek neden?
Çünkü önyargılarımız var, psikolojik destek almayı acizlik görüyoruz. Çünkü bir sorunumuz olduğunu kabul edemiyoruz eğer kabul edersek sorunlu bir insan olduğumuzu düşüneceğiz. Çünkü kendimize vakit ayırmak ve kendimize yatırım yapmak istemiyoruz, kendi benliğimizden olabildiğince kaçıyoruz. Çünkü her şeyi kadere bağlıyoruz, kaderimizi kendi gayret ve irademizle belirlediğimizi düşünmeden.
Hayata karşı yeni bir bakış açısı kazanmak ve kendi öz potansiyelinize ulaşmak için profesyonel destek almanız sizi sorunlu, sıkıntılı veyahut deli yapmaz. Bilinçli bir birey yapar.
Bir psikologla yapacağınız görüşmeler yani terapi süreci tıpkı bir çocuğun bisiklet kullanmasını öğrenmesi gibidir. Çocuk ilk başta düşmekten korkar ama her düşer gibi olduğunda onu destekleyecek bisikletin selesinden tutan biri vardır ve böylelikle çocuk düşmekten korkmaz. Doğru zaman geldiğinde ise o kişi bisikleti desteklemeyi bırakır ve çocuk acaba düşer miyim korkusuyla bisikleti tek başına sürmeye başlar. Tek başına sürdükçe özgüveni de gelen çocuk artık kimsenin gözetimi olmadan tek başına kullanabilir hale gelir, bu dakikadan sonra düşse bile yeniden bisiklet sürmeye devam eder çünkü bisiklet sürme becerisini düştüğünde kaybetmeyeceğini bilir ve düştüğü yerden kendi kalkar. İşte terapi de budur. Kişiye yeni beceriler kazandırır ve bir yerden sonra terapiste ihtiyaç duymadan terapinin kazandırdığı becerilerle kişi hayatına daha sağlam şekilde devam eder.
Bazen de insanlar çok acil bir şekilde terapiye ihtiyaç duyabilirler özellikle de intihar gibi riskli durumlarda acil müdahale edilmelidir. Aciliyeti olmadığı zamanlarda da kimi insanlar bir süre üzerine düşünüp terapi sürecine başlarken kimi insanlarda bir anda karar verip terapi sürecine başlamak isteyebilir. Bundan dolayı da psikolojik desteğin daha erişilebilir kılınması elzemdir.
Psikolojik desteğin daha erişilebilir olduğu bir toplumda bireylerden başlayarak stres seviyesi düşürülebilir haliyle de toplumsal kargaşayı daha aza indirebiliriz ki şuan dünyaya baktığımızda en çok ihtiyaç duyulan şeyin psikolojik destek olduğunu da açıkça görebiliriz.
Sonuç olarak şunu anlamalıyız, beden sağlımız kadar ruh sağlığımızda önemlidir ve bu önemi önce bizler birey olarak anlamalı sonrasında ise sağlık sistemine de aynı hassasiyeti taşımalıyız.
Ve unutmayın ki siz değişirseniz bütün dünya değişir. Sağlıklı günler dilerim.
Psikolog M. Aysun Kozal