Geçen gün İz Tv de izledim, yine Coşkun Aral’ın hazırlayıp sunduğu müthiş programlardan biriydi.
Boş kanallarda dizilerle vakit geçirip ömrünüzü kısaltmak yerine şiddetle tavsiye ederim bu kanalı, bilmediğim o kadar çok şey varmış ki araştırmak için bende merak uyandırıyor her defasında.
Konu İsveç ve tabiki kadın haklarının anavatanı…bizim ülkemiz yavru ceylan bu konudaJ yani daha çoook fırın ekmek yememiz lazım.
Bir anaokulu var diyelim şimdi yani çevirisine biz de karşılık gelen bu olsa gerek, öğretmen hanım diyor ki; “Biz çocuklara hayatın yarısını değil tamamını vererek fırsat eşitliği yaratıyoruz”. Yani evin reisi erkektir yaklaşımıyla çocuk yaşta onları belli kalıplara sokmaya çalışmıyorlar. Yeri geldiğinde erkek de duygusal olabilmeli ya da bir bayan da kendi ayakları üzerinde durarak ailesine kol kanat gerip sahip çıkabilmeli.
Bizler de çocukarımıza oyuncak kısıtlaması yapmamalıyız. Kızlara bebek, erkeklere araba verirsek hayal dünyalarını sınırlamış oluruz. Ne ile oynarlarsa ne görürlerse o kadarını bilirler, oysa bizler bilinçli ebeveynler olarak onların hayal dünyalarını sınırlamak yerine hayata bakışlarını genişletmeliyiz ki sadece yarısını değil tamamını bütününü tasvir edebilsin.
"İsveç'te kadın olmak ayrıcalık" diyorlar orada yaşayan kadınlar. İsveçli kadınların yanı sıra orada doğup büyüyen Türk kadınları anlatıyor yaşamlarını. Göçmenler son derece mutlular. Çünkü devlet kadına sahip çıkıyor. Bir kadın şiddete uğrarsa o bunu ıspatlamak zorunda değil aksine erkek şiddet uygulamadığını ıspatlamak zorunda.
Kadın sığınma evlerinin bir özelliği de burada mesleki eğitimler veriliyor ve kadın tekrar hayata dönüp kendi ayakları üzerinde durabiliyor. Örneğin bir Türk kadını evlendikten sonra eşinden şiddet göremeye başlamış bu da yetmezmiş gibi kayınvalidesi de bu şiddeti desteklemiş. Kadının Türkiye’deki memleketinde boşanma olayı olumlu karşılanmayacağı ve töre cinayetine kurban gitmekten korktuğu için İsveç hükümetine sığınmış. Kadına sınırsız sürede devlet sahip çıkıyor.
Bir diğer örnek ise türbanlı bir Türk kadınıydı ve kafasında bareti ile inşaatta çalışıyordu. Eğer Türkiye’ de yaşıyor olsaydı mesleğini yaparken karşılaşacağı zorluklardan çekiniyordu. Çok haklı bencede. Ben bugüne kadar hiç türbanlı bir inşaat mühendisini sahada personeliyle birlikte çalışırken ayağında sarı çizmeleriyle görmedim. Ve dedimki işte ÖZGÜRLÜK. Sadece belli bir kesime ya da kişiye özgü değil. Tüm yurttaşlara eşit özgürlük hakkı ne güzel bir şey, insan olmanın gereği.
İsveç'te kamu sektöründeki kadınların oranı yüzde 40, parlamentoda yüzde 47. İsveç'te hal böyleyken, Türkiye'ye dair tek bir rakamdan söz edeceğim: 2011 verilerine göre 80 milyonluk nüfusa karşılık sadece 47 sığınma evi bulunuyor!
Kadın hakları söz konusu olduğunda İsveç her zaman örnek gösterilen ülkelerden olmuştur. Ülke dünyada, çalışan kadın oranı bakımından birinci sırada yer alıyor. Cinsiyet eşitliğinde dünyanın ileri sistemlerinden birine sahip.
Belli mi olur, belki bir gün biz de aynı konuma geliriz. Hayal ediyorum öyleyse varım J J J
Sevgiyle Kalın..