Noterde bir tane fotokopi makinası vardı. 543 tane beyanname ve 543 tane vekaletnameyi tebliğe hazır hale getirmek için ise birkaç saatimiz…
Tek fotokopi makinası ile üç suret halinde beyanname ve vekaletleri hazırlamak önümüzdeki sınırlı sürede mümkün olamayacağı için beyannameleri noterde, vekaletnameleri ise ozalitçide çektirmeye karar verdik.
Sağolsun arkadaşlarımız yakınlarda bir ozalitçi bulmuşlar. Birkaç sefer ozalitçiye gidip geldiler. Ozalitçi vekaletnameleri önce tek sayfaya 6’lı olacak şekilde makinada hazırlamış, ardından bunları üç nüsha halinde çoğaltmış. Haliyle bu zahmetli iş 3 saati aşkın bir zaman almış.
Yoğun bir çalışmanın ardından evraklar hazırlandı, noterin onayının ardından bildiğiniz gibi Genel Merkeze tebliğ edildi.
Sonrasında, üst kurul delegelerimizin emanetlerini yerine ulaştırmış olmanın mutluluğuyla sohbetler edildi, yemekler yendi. İstanbul’a dönüş vakti yaklaşınca arkadaşlarımızla havaalanının yolunu tuttuk.
Yolda, günün değerlendirmesini yaparken arkadaşıma, ‘’ozalitçi olmasa bugün yetişmezdi bu işler, 3-4 saat uğraştı, adama biraz fazla para verseydiniz’’ dedim.
Arkadaşım dedi ki, ‘’ başkan, ozalitçi bizden tek kuruş para almadı!’’
‘’Almadı mı? Nasıl?’’
‘’ Benim de çorbada tuzum olsun, yolunuz açık olsun deyip para almadı. Hatta bizim içimize sinmedi, tatlı alıp geri gittik yanına, tatlıyı da bize ikram etmeden göndermedi bizi!’’
Hani bazen soruyorlar ya bize, ‘’neden değişim istiyorsunuz?’’ diye…
Cevap veriyorum: Ankaralı ozalitçi gibi ismini bile bilmediğimiz milyonlarca ülküdaşımız öyle istediği için..!
Selam doğru yolda gidenleredir…