Az önce (3 Aralık günü saat 16:00’da) bankaya uğramak için sokağa çıktım. Soğuk ve rüzgarlı bir İstanbul ikindisiydi. Fanila, içlik, boğazlı kazak ve paltoma rağmen üsüyordum.
Büromdan banka şubesine doğru hızlı adımlarla ilerlerken fark ettim onları…
Kısaya yakın orta boylu bir adam ve ilköğretim çağındaki kızı el ele tutuşmuş önümde yürüyorlardı.
Baba esmer tenli ve bıyıklı, orta yaşlı… Üzerinde kahverengi bir ceket, paltosu yok. Sol elinde bir çubuk kraker paketi var. Belli ki kızına almış lakin henüz açmamış. Sağ eliyle kızının elinden tutmuş baba…
Kızın üzerinde soluk pembe bir mont, ince mi ince, kafasında kırmızı bir bere… Ayaklarında eskimiş iki bot… Hızlı hızlı yürüyor babasıyla…
Babanın gözü soldaki otobüste… Otobüs durağa doğru gidiyor, baba otobüse yetişmek için adımlarını hızlandırıyor. Otobüse yetişmeleri gerek zira otobüsü kaçırmak demek diğer otobüs gelene kadar soğukta beklemek…
Baba kız telaşlı… Karşıdan gelen bir adamı göremediler, adam ortalarında kaldı, elleri birbirinden ayrıldı… Adam geçti, baba kız yeniden elele tutuştu.
Otobüs zalim, biraz yavaşlasa ne olur sanki… Durağa da az kaldı…
Bir otobüse bir kızına bakan baba, beyaz eşya dükkanı önündeki küçük buzdolabına yandan çarpmaz mı!… ‘’Tak!’’ etti buzdolabı… Babasına baktı kızı… Baba fark ettirmedi kızına dizinin acıdığını…
Adımlar daha da hızlandı çünkü artık otobüs durağa iyice yanaştı… Ve hızlandıkça rüzgar yüzlerine daha çok çarptı…
Koştular baba kız otobüse doğru son bir gayretle, yetiştiler son anda nefes nefese…
İşte gerçek hayat dedim kendi kendime… Kalabalıklar, otobüse yetişme derdinde…Ellerinde bir çubuk kraker, üzerlerinde eski elbiseler…
Gel de anlat hadi milliyetçiliği, gel de anlat ülküleri, gel hadi anlat bu baba kıza vatanı, milleti ne çok sevdiğimizi…
Otobüse yetişmek istiyorlar, üşüme-mek istiyorlar dışarıda daha fazla, bir an önce evlerine ulaşmak istiyorlar gayet haklıca…
Umut olabileceksek bu baba kıza… Onları soğukta üşütmeyeceksek… İyi bir palto ve mont sahibi olmalarını sağlayacak imkanları sunabileceksek… Varlığımız anlam kazanır.
Yok eğer nefsimiz içinse yaptıklarımız… Ben oldum, ben kazandım, ben başardım havası atmak içinse tüm gayretimiz…
Batsız öyle siyaset, batsın öyle yaşamak!
Türkiye’nin dört bir yanında soğukta otobüs bekleyen herkese selam olsun.